Şive Nedir

Şive: Konuşma tarzı. Aksan. Bir dilin bölgesel söyleniş tarzı. Bir dil veya lehçenin daha az konuşma farkları gösteren ve bölgeden bölgeye veya şehirden şehire değişebilen küçük kollarına denir. Şivenin sebepleri fonetik ve morfolojik, folklorik farklılıklardır. Bir şivede en eski dil yapılarından, komşu dillerden öğeler bulunabilir. Coğrafik şartlara göre halkın gırtlak yapısı eski dilin seslerine aşina olabilir. Gitmek örneğinde: -Karadeniz: cideyrum. -Ege: gidiyom. -Trakya: gitcem, örneklerindeki gibi. Lehçe ile şive karıştırılmamalıdır. Lehçe, bir anadilin koludur. Türkçenin belli başlı şiveleri Ege, Orta Anadolu, Trakya, Karadeniz, Rumeli, Doğu, Güneydoğu ağızlarındadır. Şivelerde dilbilgisi kuralları yoktur. Bölge kültürünü, yöre özelliklerini taşır. Dilde, özellikle konuşma dilinde tekdüzeliği kaldıran, empati uyandıran bir yanı vardır. Sakıp Sabancı merhum, şivesini hiç değiştirmemiş, bir şive simgesidir. Bazı İllere Ve Yörelere Ait Şiveler.. Bu cümlenin anlamı sizce ne olabilir “Süllümün süyüğündeki püsüğe hapabınan larkadanak goduydüm tuvallandı” Eğer Maraşlı değilseniz, cümleyi anlamanız imkansız gibi. Üstelik Maraşlı olmanız da yetmez! Kütahya yöresinde mantara ‘domalan’, Maraş yöresinde merdivene ‘süllüm’, Balıkesir yöresinde salona ‘hanit’, Erzurum yöresinde mızıldayan çocuğa ‘dızdız’, İç Anadolu’da damada ‘güvağ’ dendiğini biliyor muydunuz? Eğer bu yörelerde yaşamamışsanız, bilmeme ihtimaliniz hem yüksek hem de doğal. Ancak halen bu memleketlerde yaşayan; ama yöresinin özgün kelime ve deyişlerini bilenlerin sayısı da giderek azalmakta… Çünkü yöresel şivelerle birlikte mahallî kelimeler de, iletişimin yaygınlaşması ve formel eğitim görenlerin sayısının artması ile giderek dilin içinden çekiliyor. Öyle ki şiveden ve mahallî kelimelerin kullanımından dolayı, büyük şehirde doğup büyüyen torun, memleketteki dedesinin ne dediğini anlamak için cümlelerin yaygın kullanılan İstanbul Türkçesine çevrilmesini istiyor. ÇORUM YÖRESİ ŞİVELERİ Yamranmak: Homurdanmak Acı gêrek olmak: Boğazından acı su gelmek. Aşlak: Yama. Bi dınnak: Azıcık. Bödelek: Böbrek. Cılga: Patika. Çükündürük: Şeker pancarı. Çintermek: Dikkatlice bakmak. Dığdılamak: Bağlamak. Dümükmek: Aralıksız çalışmak. Elgavşur böcüğü: İşe karışmayıp kenarda bekleyen. Gârmuk: Kusmuk. Göbel: Oğlan çocuğu. Hapaz: Avuç. İvitlemek: Ayıklamak. Mêsitmemek: Önemsememek. Mühlüz: Beş parasız. Okkalık: Ekmek. Puyhurmak: Fışkırmak. Soyha: Sevimsiz. Şinnemek: Şımarmak. Temşüt: Sahur vakti. Yamranmak: Homurdanmak. KÜTAHYA YÖRESİ ŞİVELERİ Fatılmak: Kanamak Ciba: Çocuk. Çezgi: İp. Çıkı: Mendile benzer bez parçası. Çeruze: Çile, eziyet. Domalan: Patatese benzeyen bir mantar çeşidi. Dombey, camız: Manda. Deperotu: Havuç. Fatılmak: Kanamak. Kepen: Heybe. Gire: Pazar günü. Dernek: Salı. Haney: Salon. Patet, pate kompür: Patates. Mintan: Gömlek. Çitle, pösteki: Minder. Künge: Toz, pislik. Siyez: Uyuşuk, kendi halinde. Yemeni, lapçın: Ayakkabı. Kupa: Bardak. Turpan: Ekin veya ot biçmeye yarayan bir çeşit orak. Örende :Bir, bir buçuk metreye yakın uzunluktaki sopa. DENİZLİ YÖRESİ ŞİVELERİ Çöveçlenmek: Güneşlenmek Angurya: Salatalık. Ayneşmeg: Karışmak. Alatlamak: Acele etmek. Ard’deş: Arkadaş. Berenarı: İyi kötü. Böngüldek: Köstebek. Coşhaa: Hayret. Culluk: Hindi. Cebil: Köpek. Çöveçlenmek: Güneşlenmek. Debbendübben: Düşe kalka. Ebermeg: Getirmek. Enimek: Eskimeye yüz tutmak. Gubur: Yeni, gömlek. Gopil: Küçük, ufak. Pisgirmek: Çalıştırmak. Sarod: Havuç. Sıtırasız: Yüzsüz. Talator: Cacık. Velesbid: Bisiklet. Üslenkes: Asla. Yılıg: Eğri.Yümseg: Yüksek. Zaddine: Zaten: Zençmek: Hızla asılmak. Tomafil: Otomobil. KAHRAMANMARAŞ YÖRESİ ŞİVELERİ Tahıldak: Olgunlaşmamış incir Arısili: Tertemiz. Böğür: Yan taraf. Cıncık: Cam. Cinatı: Bisiklet. Çitil: Fidan. Çor: Öksürük. Duluk: Avurt. Ecer: Yeni. Gallep: Güvercin. Göde: Şişman. İlende: Reçel. Kahke: Simit. Kürrük: Sıpa, tay. Mucuk: Sivrisinek. Pöhrek: Lağım. Kömbe: Çörek. Püsük: Kedi. Hapap: Takunya. Gavas: Belediye zabıtası. Mırık: Çamur. Mırtık: Güvercin besleyen. Puharı: Baca. Sohum: Lokma. Şeş: Tülbent. Taydaş: Akran. Tahıldak: Olgunlaşmamış incir. Teh: Üzüm kurusu. Tuman: Don. Veleme: Zifaf yemeği. Yörep: Meyilli ALFABETİK LİSTELENMİŞ OLARAK ŞİVELER ACAS:Radyo,televizyon haberleri .Ajanstan türemiş olabilir. AFARLAMAK:Şaşırmak. AĞ:Ak yerine kullanılır. AĞARMAK:Yıkanan elbisenin beyazlaması,herhangi bir şeyin aka yakın renk alması. AĞARTI:Uzakta belirsiz ak görünen cisim. AĞIL:Koyun barınağı. AĞIP DÖNMEK:Havanın b***nıklığı,bulutlu olması. AĞIZ BUĞU:Ağız bunu ,bunalan,sinirlenen kimsenin o andaki sarf ettiği sarf edeceği sözler. AĞNANMAK:Eşeğin yerde ve külde yuvarlanması. AĞRIMAK:Kuzu koyunların sıcaktan hastalanması. AĞRINA GİTMEK:Gücüne gitmek,dokunmak. AĞRINI ÇEKMEK:Sorumluluğunu almak, eziyetini yükünü çekmek. AKALGAN:Su akıntısı yada su çıkan çamurlu toprak. AKLI:Beyaz çamaşır. AL:Hile. ALAÇAKIR:Yarı olgun yarı ham domates gibi meyveler için söylenir. ALAÇIK:Bağ ve bahçelere yapılan çardak. ALAŞ:Ala köpek için kullanılır. ALAŞA:Goğ götüren,ispiyoncu. ALAT SEMET:Bir kattan,işi yukadan,yüzeyden yapmak ALAYI:Hepsi,bütünü anlamında. ALAZ:Bölge bölge zayıf bitki görüntüsü ALGIN:Hastalıklı,hastalık kapan kimse. ALIKLI:Akılsız sersem kimse. ALIMINI ALMAK:Herhangi bir şeyin,nesnenin huyunu ,verimli verimsiz öğrenmek ALLAH HARAZ OLSUN:Allah razı olsun. ALLAMAK:Şişen bacak yada kolun yonşa ve kına ile duayla boyanması. AN:Vücuttaki kişiye özgü işaretler,yada ek,eklem damar belirtileri. ANADUT:Ekin sapı kaldırmaya yarayan alet. APIŞMAK:Aksilik halinde,tedbirsiz olunca şaşırmak. ARAÇKIN:Kalın yuvarlak hacı şapkasına benzer takke. ARAPOCAĞI:Evlerde olan şömine tipi ocak.(-) ARBILMAK:Birinin üzerine yaslanmak,ağırlığını vererek yüklenmek.(-) ARGIN:Yorgunluk anındaki sinirlilik hali.(+) ARIK:Yaşlı ,yenmeyecek durumdaki hayvan eti.(-) ARKAÇ:Gece koyunların dağda örümde iken yattığı yer.(+) ARNAÇ:Karşılığı,alternatifi anlamında.(-) ASTARBig Grinam evlerde tavan için kullanılır.(-,+) AŞIR AŞIR:Aşure.(-) AVARA:Zayıf cılız kalmış buğday arpa türü kültür bitkisi.(-,+,İt.) AVLAĞI:Avlu,ev,ahır kenarını taş duvar örerek çevirme.(-) AYAK YOLU:Tuvalet.(-) AYAKÇAK:Tırpanla biçilmiş deste mesafesi.(-) AYDAŞ:Açlıktan çok zayıflayan,cılız olan kimse.(-) AYIN BİYİN OLMA:Beklemedik birini karşısında görünce söylenir. Şaşırmak.(-) AYINĞA:Sigara,sarma tütün.(+,er.) AZI :Kağnı tekerini eksende tutan ahşap kazık.(+) AZITMAK:Çocukları arkadan gelmesin diye başka bir şeyle oyalama.(-,+) BAĞIRBig Grinöş,göğüs.(Bağrı yanık,bağrı açık.)(+) BAĞIRCAK:Örümde yiğit koyunun beline bağlanan ve çobanın da beline bağlanan ip.(-) BAĞIRDAK:Beşiği uzaktan sallamak için bağlanan ip.(-,+) BAĞIRTLAK:Yüksek sesle konuşan için,bir de çok ses çıkaran bir kuş türü.(-,+) BAŞ DÖNGÜNLÜĞÜ:Acıdan ne yaptığını bilmeyen.(-) BAŞARATI BAĞLANMAK:Kişide kafa karışıklığı,nasip eksikliği.(-) BAŞI DAĞDAĞALIBig Grinert ve tasadan hiçbir şeyi umursamayan.(-) BAŞINI DİRNEMEK:Evlenecek kimsenin bütün ihtiyaçlarını giderek ev yapmak.(-) BATALGA:Bataklık yada aşırı çamurlu yer.(-) BECEKCİ:Mal alıp satan kişi.(-) BEĞLER:Erkek çocuk için söylenir,küçük bey.(-) BEKETMEK:Herhangi bir şeyi kapatmak.(-) BELERMEK:Hastalıktan dolayı gözlerin normal dışı görüntüsü.(+) BERE:Yara anlamında.(-,+) BEŞERET:Kötü insan anlamında.(-) BIÇIK:Tepe çukuru,dere.(+) BILDIR:Bir önceki yıl.(+) BINGILDAK:Yeni doğan çocukların kafalarındaki yumuşak doku.(+) BOĞARSAK:İneğin kızgınlık anında tosunlar tarafından kovalanması.(-) BOLUTongueekmez şırasının aktığı küçük konik oyuk.(-) BOZ İNMEK:İnsan ve hayvanlarda gözlerin katarak olması.(-) BOZ:Kırsal alan. Sarımtırak insanlar içinde kullanılır.(-,+) BOZARTI:Yeşili olmayan sararan kır arazi.(-) BOZMA:Kırma,dönme yada melezleşmiş anlamında.(-) BOZ***MAK:İnlemek,açı anında insanın çıkardığı ses.(-) BÖĞELEK TUTMA:Hayvanların büvelek denen sinek tarafından ısırılınca kaçması.(-) BÖĞELENMEK:Tosunun böğürerek deşelenmesi.(-) BÖLENMEK:Üzeri kirli şeylerle kirlenmesi,b***şması.(-) BÖLMEBig Grinokuz numara saçmadan oluşan tüfek mermisi.(-) BÖRTLETMEK:Sebze türlerinin hafiften yapısı değişecek şekilde pişmesi.(-) BÖRTÜ:Böcek anlamında ,yiyici böcek.(-) BÖTRLEMEK:Aniden yara oluşumu,sulu gıdalarda ani bozulma.(-) BUCAK:Köşe anlamında.(+) BUCAKLIK:Sergen,tas tabağın dizildiği tahta raf.(-) BUDALA MAYMUN ETMEK: İşi eline yüzüne b***ştırmak.(-) BUĞ:Buhar.(-) BUĞUNAK:Nemli,çok bulutlu hava.(-) B***MAÇ:Unla karıştırılarak yapılan çorba.(+) B***MAK:Kaynamakta olan sıvıyı sürekli karıştırmak.(-,+) BULGUR PÜSKÜRTMESİ:Vücutta çıkan bulgur büyüklüğündeki şişlikler.(-) BURC***NMAK:Soğuktan dolayı karın ağrısı.(-) BURMAK:Buruşturmak,bükmek.(+) BURUNSALIK:Hayvanları bağlamak için burundan geçirilen ip.(+) BÜĞEMEK:Suyun önünü kapatmak,kesmek.(+) BÜĞSÜKMEKBig Grinuyg***nıp ağlamaksı olmak.(-) BÜK:Böğürtlen.(+) BÜKLEĞEÇ:Gözleme çevirmeye yarayan düz tahta.(-) BÜKMEK:Öküz ve koçları kısırlaştırmak.(-,+) BÜRLEMEK:Bir şeyin üzerini kapatmak,örtmek bezle sarmak.(-) BÜZMEK:Çuval ağzını bağlayacak şekilde daraltmak,birleştirmek.(+) BÜZZÜK:Baldır kısımlar,kalçada kaba etler.(-) CAĞILTI:Akarsuyun akarken çıkardığı ses.(+) CALLA:Gevşek,kalitesiz et görünümü.(-) CANAVAR:Kurt için söylenir.(+,far.) CAZĞIRBig Grinurmadan yüksek sesle kötü söz söylemek.(+) CAZI:Cadı,kötülük isteyen kadın.(-) CEBELLEŞMEK:Aslı olmayan bir olayda,konuda hak aramaya kalkmak,uğraş vermek.(-) CELEP:Hayvan alıp satan.(+) CEMBER:İnce yemeni,baş örtüsü.(+.Far.) CENĞİRDEMEK:Büyüğüne karşı gelerek sürekli konuşmak.(-) CENNET KUŞU:Bay kuş.(-,+) CEPKİN:Kısa yelek.(-) CIBA:Kırkılmış sırtında tüyü olmayan keçi.(-) CIBILDAK:İnsan için çıplaklık.(+) CIBIR:Kel,sacı tüyü olmayan .(-) CIFIT:Bas bas bağıran .Yahudi.(+,ar.) CIĞA:Uzun tavuk tüyleri.(-,+) CILGA:İnce yol,ayakkabı bağları.(-) CIMBILDAMAK:Katı maddenin sıvı hale gelmesi.(-) CINGI:En küçük ateş,ışıltı.(+) CINIMAK:Mızımak,caymak.(-) CIRNAK:Kuş tırnağı,pençesi.(+) CIZI:Tarlayı aletle çizmek,ekilecek tohum için çizgi oluşturmak.(-,+) CIZLAVIT:Lastik ayakkabı.(-) CIZZIKLAMAK:Tavşan sesi çıkarmak.(-) CİDMİKTonguearmak ucuyla bir şeyi yuvarlamak yada sıkmak.(-) CİNCİK GİBİ:Alınan yada kullanılan eşyanın yeni olması.(+) CİNGİL:Nezle,burun akıntısı.(-,+) CİPRE:Üzüm salkımının çiğnendikten sonra kalan küspesi.(-) CİYNAK:İnce yapraklı tereye benzeyen,yere yapışılı biten ot türü.(-) COPLAN:Coplan derede;sarp dik büyük dere anlamında.(-) CÖZ BAĞIRSAK:Hayvanın yağlı kalın bağırsağı.(-) CULDA:Hastalık anında yüz şekli.(-) ÇAĞLI:Sararmış buğdayın hafif yeşilli olması.(-) ÇAĞMAK:Tepelerden kayan gün ışığının oluşturduğu hareketler.(+) ÇAKAL:Canlıda siyahta beyaz renkli deri,tüy işareti.(-,+,far.) ÇAKILDAK:Koyun kuyruk yününe b***şan koyun pisliğinin yuvarlak kuru hali.(+) ÇAKIR:Mavi gözlüler için verilen ad.(+) ÇAKIRGA:İçli gözleme.(-) ÇALGI YOĞURT:Kapta mayalanan yoğurt.(-) ÇALGI:Karamuk çalısından yapılan ahır süpürgesi. Eski plaklar içinde söylenir.(-) ÇALGIN:Yanık,kalitesi düşük bitki,yada tohumu.(+) ÇALPIK:Biçimsiz,düzensiz kenar.(-) ÇAMPALANMAK:Kap içindeki sıvının sallanması ile sağa sola çarpması,çalkalanmak.(-) ÇAMPAMAK:Kaşıkla sıvıyı düzensiz karıştırmak.(-) ÇAMPARA:Tef türü zilleri olan çalgı.(-) ÇAMSIMAK:Yenen herhangi bir şeyin tadının ekşimesi yada değişmesi.(-) ÇANAK:Çatı kiremidi için kullanılır.(-,+) ÇANGAL:Çalı ve ağaçların ince dikenli uçları.(+,Far.) ÇAPAR:Yiğit çoban köpeği.(+) ÇAR İĞNE:Çatal iğne.(-) ÇAR:Başörtüsü,kadınların başını örten herhangi bir başörtüsü.(-) ÇARA:İneklerde buzağlamadan önce gelen akıntısı.(-) ÇARLANMAK:Çarı,eşarbı kafasına takması.(-) ÇATLAĞAN:Küçük boylu,her-dem yeşil ağaç.(-) ÇAVMAK:Aşmak,eksenden sapmak,kaymak.(+) ÇAVUN:Tosun,koç erkeklik organı.(+) ÇAYGARA:Su çıkağı önündeki küçük gölet.(-) ÇEBİŞ:Oğlağın büyüğü.(-) ÇEĞEL:Elekte üste kalan.(-) ÇEĞMEL:Oval,çengel,asa.(+) ÇEKEREK:Benzeyerek,benzerliği anlamında.(-) ÇEKKELTongueulluk demirinin çamurunu kazımada kullanılan kazıyacak.(-) ÇENCİRE:Tencere.(-) ÇENE:Koyunların boynuna takılan çan,zil.(-,+) ÇENETLERİ AYIRMAK:Bacakları ayırmak.(-) ÇENTEBig Grinokuma çoban azık çantası.(-) ÇENTİKBig Grinüzenli yapılan işaret.(+) ÇEPEL:Ürünün sapı,küspesi.(+) ÇEPİN:Çapanın küçüğü.(+) ÇERİK:Yarımlağa yarısı.(-) ÇETENE:Soy kütüğü yada kayıt tutmak.(-) ÇETİN:Çok dik tepe sırtları,sarp alan.(-,+) ÇIĞIR:Yol,yol açmak.(Karlı arazide çığır aç)(+) ÇIĞIRMAK:Türkü söylemek.(+) ÇIĞSIMAK:Çiğsime,hafif yaşartı,ıslaklık.(-) ÇIKI:Küçük bohça.(+) ÇIKILAMAK:Çıkıyı sarmak düğümlemek.(+) ÇIKKIN:Boşanmadan kocasından ayrı yaşayan kadın.(-) ÇILINTI:Ağaç dallarının ince dalları.(-) ÇIRPI:Kuru yanmaya hazır,yapraklı ince ağaç dalları.(+) ÇIVDIRMAK:Çıldırmak.(+) ÇIVGIN:Fırtınalı şiddetli yağış.(+) ÇİCİKLERİ GEVŞEMEK:İnsanın sinirlerinin gevşemesi.(-) ÇİÇ:Bakliyat türü sebzenin kuruyan kabukları.(-) ÇİĞİNDİRİK:Yaşken kesilen bir ağacın,kurumuş yapraklarla beraber dallarına denir.(-,+) ÇİĞSİME:Çiseleme.(-) ÇİLE:İp çilesi,ip bağı,demeti.(-,+) ÇİLELENMEK:Şişmanlamak,etlenmek üzerine gelmek.(-) ÇİLEMEK:Sermek,serpiştirmek,tuz çilemek.(-) ÇİLLENMEK:Bekletilen gıdaların küflenmesi,benek benek (çil çil) leke olması.(-) ÇİLTE:Semere yük sarmaya yarayan uzun çiftli urgan.(-) ÇİLTİM:Üzüm salkımının küçük demeti.(-) ÇİNEĞER:Büyük gözlü elek.(-) ÇİNTİ:Kadınların giydiği,desenli şalvar tipi elbise.(-) ÇİRK:Hayvan gübresinin yanacak şekilde kuruması.(-) ÇİRTMEKTonguearmakla hızlı vurmak.(-) ÇİSENTİ:Hafiften atıştıran yağmur,oluşan nemli hava.(-) ÇİŞMEK:Ağaç dallarının en ince dal uçları.(-) ÇİTEN:Çalı tipi bitkilerle ile avlağı çevirmek.(+) ÇİTİ:Sap kağnısında yanlara sap düşmemesi için ip yada telden yapılan koruma.(-,+) ÇİTEMEK:Kalın ip,tel gibi malzemelerle,büyük ve geniş dikiş atmak.(-) ÇİTİLEMEK:İki parmak arasında bez türü şeyleri birbirine sürterek kirini çıkarmak.(+) ÇİTLEMEK:Kuru gevrek şeylerin çit diye ses çıkararak yarılması.(-,+) ÇONA:Çoban yardımcısı.(-) ÇOR:Kepek,tuz ve su karışımı,koyunlara verilen karışım.(-,+) ÇOR:Olmayan dert tasa,bahane, (çorlu: dertli, çile.)(+) ÇOT:El yada ayakları tutmayan,sakatlık.(-) ÇOTUK:Üzüm kütüğü.(+) ÇOTURUM:Sakata çıkan,sakat olan.(-) ÇÖÇÜN k****k:Kurutmak,talan etmek.(-) ÇÖĞELMEK:Yatarken dikilmek,diz üstüne gelmek,dinelmek,karşı gelmek.(-) ÇÖĞMEK:Yük dengesinin bozulması.(+) ÇÖĞÜR:Yeni fışkın,yeni çıkan filiz(+) ÇÖĞÜRTMEKBig Grinikilecek bağ yada diğer meyve ağacı çubuğu parçası.(-) ÇÖKEK:Çökük çukur arazi.(+) ÇÖKELGE:Çökük arazi.(+,-) ÇÖRDÜK:Küçük armut türü , akça armut.(-) ÇÖRPÜ:Kırıntı odun çöpü.(-) ÇÖRTEN:Çatıdan akan yağmur suyunun atıldığı oluk.(+) ÇUL:Çuval.(-,+,ar.) ÇULLANMAK:Birinin üstüne abanmak,yüklenmek.(+) DADAK:Tatlı çocuk yiyeceği.(-) DADANMAK:Alışkanlık yapmak,istenmeyen olay için kullanılır.(+) DAFAR GELMEK:Karşılık vermek,kişi için üstesinden gelmek.(-) DAĞLAMAK:Kızgın ateşle ,yarayı yakmak(+,Far.) DALAP:Eşek için kızgınlık hali.(-) DALGIÇ KEPÇE:Küplerden pekmez almada kullanılan kepçe kaşık.(-) DALLAMAK:Sapı samanı biraz öte atmak.(-,+) DALYABig Grinalye,ondalık,yüzdelik dilim için söylenir.(-) DANGAZ:Çarpık biçimsiz eşya,malzeme.(-) DARILTMAK:Başkasını küstürmek.(+) DAYAKBig Grinestek.(+) DEFERBig Grinefa,bir sefer anlamında.(+) DEĞENK:Tevek anlamında,kavun karpuz dalı veya kökü.(-) DELİKANLIBAŞIBig Grinüğünlerde oynayan halay çeken delikanlıları disiplin eden bir arada tutan kişi.(-) DEPİNGİ:Bağ kazma aracı belde ayağın bastığı ,tepilen yer.(-) DESTİMAL:Mendil.(+) DEVŞİRMEK:Aklını başına almak,zarar verecek hareketlerden kaçınmak.(-,+) DIKIM:Lokma.(-) DIKMAK:Kapatmak,hapsetmek.(-) DILLIŞ:Sevinç anında söylenir.(-) DIMDIK:Çocuğun şımarması.(-) DIMIŞKI:İnce uzun,düz teneke yada lama.(-,+) DİFTMEK:Keçi koyun yününü kabartma,açma.(-) DİĞDİRMEK:Basınçtan dolayı sıvının ince püskürmesi.(-) DİĞİR DİĞİR:Vücuttaki ucu sivri şişlikler.(-) DİLMEK:Bez türü şeyleri dilim dilim yırtmak,kesmek.(-) DİNEĞRİ:Oyun kağıtında karo için söylenir. Bozuk kare,yada dikdörtgen.(-) DİNELMEK:Ayakta sabit durmak.(+) DİNNİMANLIBig Grininli imanlı dan türeme,yapılan işin yada nesnenin işe yarar kullanışlı olması(-) DİP KADİM:İlk önce,evvela.(-) DİRECEN:Yük dengesi boz***n tavan,ağaç gibi nesnelere yapılan destek araçları.(-) DİRİYATBig Grinirayetli,canlı görünen.(-) DİRLİK:Sağlık,geçim durumu.(+) DİŞEMEKBig Griniş çıkarmak.(+) DİŞİRİCİBig Grinilenci,çarpıcı kimse.(-) şive, şive nedir, şive ne demek, şive hakkında, şive ile ilgili bilgiler, şive bilgi, şive hakkında bilgi, şive ne demektir, şive anlamı, şive ile ilgili bilgi, şiveler, şive örnekleri, şivenin özellikleri, yöresel şiveler, şive türleri, şive çeşitleri, Şive nedir, Yöresel şiveler, yörenin şivesi, bölgesel şiveler, anadolu şivesi, şive nedir

Labels: , , , ,



Geçen haftadaki sayfa görünümleri

Blogger tarafından desteklenmektedir.